Bursa'da Gezilecek Yerler

Osmanlı’nın ve birçok tarihi dönemin en önemli şehrinden birisi olan Bursa, zengin tarihi , doğası ve şirin köyleriyle ziyaretçi akınına uğruyor.

Klasik haftasonu çalışmayanları gibi ya Cuma ya da pazartesi tatil olursa hemen bir tatil planı içinde buluyorum kendimi.

Yine böyle birleşmiş bir tatilde rotayı Bursa’ya çevirdim. Teyzemler ve dayımlarda hazır ordayken kardeşleri buluşturayım bende bir gezeyim görmediğim yerleri dedim.

Ve Cumalıkızık ile başladım gezmeye.

CUMALIKIZIK

Cumalıkızık Osmanlı’nın Bursa’da ilk yerleştiği bölgelerden biridir. Bu döneme ait 270 evin 180’i hala kullanılmaktadır. Sokaklar, insan eliyle döşenmiş taşlardan oluşuyor. Rahat ayakkabı giymeniz lehinize olacaktır.

Bir hayli kalabalık olan bu köye gelince arabanızı park etmek bile öyle zor ki. Aracımızı otoparka(ücretli) park ettikten sonra çarşı meydanına doğru yürüdük. Neredeyse bütün eski konaklar, kahvaltı mekanı olmuş. Gözleme kokuları etrafı sarmışken yürümeye devam ettik.

Evlerin renkli oluşu içimi açtı. Mor, mavi, sarı renkli kerpiç evler o kadar güzel görünüyordu ki. Çarşıdaki tezgahlar, örtüler, renkler.. Gerçekten harikaydı.

Yukarı doğru çıktık. Herkes cin aralığı diye bir yerden bahsederken etraftaki birçok şeyi kaçırmış bile olabilirim. Duyu organlarımın tamamı o konuyla ilgili fısıltıları duyuyordu ki gördüm tabelayı. Çıkmaz sokağın en sonunda, daracık bir geçit. Sokağın başından asla belli olmuyor. Üç karışlık bir genişliği ya var ya yok. Bir rivayete göre; savaş sırasında, işgalcilerin kovaladıkları askerler bu sokağa girdiklerinde bir anda ortadan kaybolduklarını düşündükleri için, buraya ‘’Cin Çıkmazı’’ adını vermişler.

CUMALIKIZIK’TA NE YENİR NELER ALINIR?

Herkes buraya kahvaltı için geliyormuş. Ama şunu baştan söyleyelim. Öyle el yapımı, organik, hemen tavuk şurada yumurtlasın biz kırıp yiyelim tarzı değil. Ama atmosfer olarak keyifli bir kahvaltı mekanı her yer.

Erişte, reçel, meyve bahçelerinden toplanmış mevsim meyveleri ve bol miktarda ot çeşidi bulabilirsiniz.

TRİLYE

Trilye eski bir Rum balıkçı köyüdür. Huzur veren, dingin, biraz bohem, biraz kızıl, biraz mavi derken kafam karıştı bir dakika. Ebru Gündeş’e de selam bu arada.

Burası için çok fazla zaman ayırmanıza gerek yok. Biz Gölyazı’ya giderken uğramıştık. Sahile aracımızı bırakıp, nostaljik atmosferi içime çeke çeke gezmek için, birkaç saat yeterli omuştu.

Trilye’nin zeytini meşhur. Geçim kaynakları yüksek oranda zeytinciliktir. Zeytin kolonyası, sofralık zeytin ve zeytinyağlı sabunları tezgahlarda ve dükkanlarda kolayca bulabilirsiniz.

GÖLYAZI

Eski adı Apolyont olan Gölyazı, taş köprü ile bağlanan bir yarımadadır. Kuşlar için önemli bir noktadır ve ben burada gezerken leyleği havada gördüm. Bol bol gezerim artık. Ayyyy hadi inş. Canım yaaa…

Burası küçük bir köy. Gezmek çok zamanınızı almaz. Köprüye doğru giderken Ağlayan Çınar’ı görüyorsunuz. Efsaneye göre; Türkler ve Rumlar yıllarca buarada yaşarlar. Kurtuluş savaşı sonrasında Rumlar Selanik’e gitmek zorunda kalınca Eleni ve Mehmet ayrılmak zorunda kalır. Mehmet, Eleni’yi bırakmak istemez ve peşinden gider. Ama Eleni’nin abisi artık düşman olduğumuzu söyler ve Mehmet’i hançerle yaralar. Var gücüyle sürünerek Ağlayan Çınar’a gelir ve orada ölür. Durumu öğrenen Eleni ailesinden kaçar ve ağacın oraya gelir. Sevgilisini ölmüş görünce kendisi de orada intihar eder. Çınarda o günden beri ağlar-mış.

Gölyazı’da balıkçı tekneleri ve gölde sizi gezdirmek için süslenmiş kayıkları görmeniz mümkün. Hem fotoğraf çektirip hemde gölde gezinti yapabilirsiniz.

Renkli, kerpiçten 2 katlı evleriyle yine bizi masal diyarına götüren sokaklarda biraz gezdik.

Bursa’ya dönüş yapmak için aracımıza bindik. Hemen az ilerde bir okulun içinde taş değirmen vardı. Fotoğraf çekmek yasak yazmışlar ama ben dinlemeeeem. Hem içeri girdim fotoğraf çektirdim.

Az ilerde Aziz Panteleimon Kilisesi bulunmakta. 19. Yy’da inşa edilmiş. Yunan klasik mimarisini taşıyan kilise yıllarca harabe olarak kalmış ama 2009 yılında restore edilmiş.

BURSA’DA NELER YENİR ve NELER ALINIR?

Bursa’ya geldiyseniz İnegöl köfte, İskender kebap, Kemalpaşa tatlısı, kestane şekeri yemeden dönmeyin. Ayrıca bıçakçılık, çarıkçılık, sepetçilik, çinicilik burada hala yaygın. Bunlardan hediyeler alabilirsiniz.